Sheikh Abdur Rehman
August 30, 2025 03:22 am
İslam’da haya sadece giyimle ilgili değildir; tevazu, saygı ve Allah bilincini yansıtan bir yaşam biçimidir. Haya, müminin onurunu korur ve ahlaki bir toplum inşa etmeye yardımcı olur. Hem inançta hem de ibadetlerde derin köklere sahip olan haya, Müslümanların konuşma, davranış ve başkalarıyla etkileşim biçimlerini yönlendirir.
Haya, hayat anlamına gelen “Hayat” kelimesinden türemiş Arapça bir terimdir. Utangaçlığı, öz saygıyı ve bir mümini günahkâr veya ahlaksız davranışlarda bulunmaktan alıkoyan utanma duygusunu temsil eder. Hz. Muhammed (s.a.v.), haya’yı bir Müslümanın karakteri ve yaşam tarzındaki önemini gösteren bir inanç dalı olarak tanımlamıştır.
Tevazu sadece giyimle sınırlı değildir; konuşma, eylem ve davranışlarla da ortaya çıkar. Müslüman, saygılı konuşarak, kırıcı sözlerden kaçınarak ve başkalarına nazik davranarak hayâ gösterir. Sosyal etkileşimlerde hayâ, bireylerin onurunu koruyan ve ilişkileri güçlendiren sınırları, saygıyı ve nezaketi teşvik eder.
Haya’nın görünür yönlerinden biri de tesettürdür. Hem erkekler hem de kadınlar, bedenlerini örten ve gereksiz dikkat çekmeyi önleyen bir şekilde giyinmeleri konusunda uyarılırlar. Tesettür, saflığı, tevazuyu ve onuru teşvik ederken aynı zamanda nesneleştirilmeyi de önler. Bu ilke, bir Müslümanın değerinin dış görünüşle değil, karakter ve dindarlıkla belirlendiğini garanti eder.
Haya, mümin için bir kalkan görevi görür. Kişi Allah’ı kızdırmaktan utandığında, doğal olarak günahlardan ve zararlı davranışlardan kaçınır. Sürekli bir hesap verme bilinci yaratır ve özdenetimi teşvik eder. Bu şekilde haya, imanı güçlendiren ve Allah ile daha yakın bir bağ kuran bir kalkan haline gelir.
Tevazunun değer gördüğü bir toplum daha saygılı, barışçıl ve ahlaki açıdan dürüst olur. Haya, ahlaksızlığı azaltır, güveni artırır ve aile değerlerini güçlendirir. İnsanların görünüşlerine değil, karakterlerine saygı duyulduğu ve onurlarının korunduğu bir ortamın temelini oluşturur.
Tags: