Sheikh Abdur Rehman
August 30, 2025 05:40 am
İslam’da niyet, her eylemin temelidir. Hz. Muhammed (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ameller niyetlere göre değerlendirilir ve herkes niyet ettiği şeyin karşılığını alır.” (Buhari ve Müslim). Bu, yaptığımız şeyin ardındaki içsel amacın, eylemin kendisinden daha önemli olduğu anlamına gelir. İster dua etmek, ister çalışmak, hatta dinlenmek olsun, niyet eylemin manevi değerini şekillendirir.
Günlük ibadetlerimiz, oruçlarımız, sadakalarımız ve hatta hac ibadetlerimiz bile niyet gerektirir. Niyet olmadan ibadetler özünü kaybeder. Örneğin, Ramazan ayında gönülden niyet etmeden oruç tutmak, bir ibadet değil, sadece bir açlık egzersizi haline gelir. Bu da samimiyetin, ritüelleri anlamlı ibadetlere dönüştürdüğünü gösterir.
Modern yaşam, işte çalışmak, ders çalışmak, yemek pişirmek veya aileyle ilgilenmek gibi rutinlerle doludur. Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla yapıldığında, bu eylemler ibadete dönüşür. Bir öğrencinin topluma fayda sağlamak için öğrenme niyeti veya bir çalışanın ailesine helal gelir sağlama niyeti, sıradan görevleri manevi açıdan ödüllendirici eylemlere dönüştürür.
Günümüzün hızlı tempolu yaşamında, insanlar genellikle amaçsızca ve mekanik hareketler yaparlar. Niyet, farkındalığı getirir; neyi neden yaptığımızı hatırlatır. Günlük eylemlerimizden önce niyetlerimizi yenileyerek, odaklanmış, minnettar ve İslami değerlerle uyumlu kalırız. Ayrıca, samimiyetle yönlendirilen eylemler daha tatmin edici hissettirdiği için stresi azaltmaya da yardımcı olur.
İnsanlar doğal olarak gösteriş (riya) veya dünyevi kazanç için hareket etmeye yönelirler. İslam, niyetimizi sürekli kontrol edip yenilememizi teşvik eder. Basit bir zihniyet değişikliği -örneğin övgü beklemek yerine sadece Allah için iyilik yapmak- kalbi arındırabilir ve davranışlarımızı samimi kılabilir.
Tags: